Güneş Tanrısı Helios Oğlu Phateon ve Güneş Arabası
Güneş Tanrısı Helios, atlı arabası ile geceden gündüze yolculuk yaparken büyüyen oğlu Phaeton hazin sonu giderek yaklaştırıyordu. Hikaye farklı farklı dillendirilse de ben size Phateon ve Güneş Arabası öyküsünü kendi zihnimden olanı aktaracağım.
Helios gece gündüzü kovalarken oldukça yoğun olsa da Clymene adlı bir ölümlü ile bir aşk yaşar. Ve bu aşkın eseri olan Phaeton dünyaya geldiğinde bu aşk ne yazık ki biter ve Clymene oğlunu bir prens ile büyütür. Phaeton’un yeterince büyüdüğünden emin olan Clymene ona gerçek babasını söyler ve hikaye başlar.
TANRI’NIN OĞLU YÜKSELİŞİ
Gerçek babasının Helios olduğunu öğrenen Phaeton bir tanrının oğlu olma gururuyla herkese gerçek babasını anlatmaya başlar. Fakat kimse Phaeton’a inanmaz. Gerçeği göstermeye çalışan Phaeton oldukça kararlıdır. Herkese bir tanrının oğlu olduğunu kanıtlayacaktır. Annesinden Helios’un adresini alır ve yola koyulur. Helios’u altın ve bronz sütunlar arasında, taht odasında bulur Phaeton. Helios oğlunu hemen tanır ve onu gördüğüne çok sevinir.
Phaeton babası Helios’a arkadaşlarının ona inanmadığını anlatır ve ondan yardım ister. Babasından asla bozulmayacak “Styx nehri adına sana yemin ediyorum. Arkadaşlarına bunu kanıtlaman için sana ne gerekiyorsa yardım edeceğim” sözünü alır. Bu söz asla ama asla bozulmayacak bir sözdür.
BÜYÜK PATLAMA YAKLAŞIYOR
Babasının Güneş Tanrısı olduğu gerçeği, Phaeton‘un güneş arabasını sürme arzusunu tetikleyen büyük bir özlemle dolar. Ancak bu arzu, insanın kendi sınırlarını aşma arzusundan kaynaklanan bir hırsla karışmıştır. Phaeton‘un isteği, güneş arabasını sürmek aracılığıyla, insanın sınırlarını aşma ve tanrısal bir varlıkla özdeşleşme arzusunun bir ifadesidir.
Babasından bu sözü duyan Phaethon, içindeki heyecanı dizginleyemez. Onun yüreğindeki ateş, babasının sözleriyle körüklenir ve bir araba sürebilecek güçte olduğuna olan inancı daha da pekişir. Ancak, Helios‘un bu sözleri üzerine içsel bir endişe belirir. Babası, olağanüstü bir güce sahip olan güneş arabasını Zeus’un bile sürmeye cesaret edemediği bir araç olarak tanımlar. Atların sadece Helios‘a itaat ettiğini ve başkasının kontrolü altında kötü sonuçların ortaya çıkabileceğini Phaethon’a ısrarla anlatır.
Helios, oğluna gök arabasını sürmenin beraberinde getirebileceği tehlikeleri vurgularken, Phaethon‘un kararlılığına ve ısrarına karşı çıkmaya devam eder. Ancak Phaethon‘un inadı, onun duygusal bir kararlılıkla dolu olduğunu gösterir. Babasına olan güveni ve kendi varlığını kanıtlama arzusu, Phaethon‘u ölçülü bir şekilde düşünmeye ve babasının uyarılarını dinlemeye yönlendirmez. Tam tersine, onun kararlılığı, gök arabasını Styx Nehri‘nin üzerinde sürme isteğiyle daha da güçlenir.
Ama Helios verdiği sözü bozamayacağı için uşaklarına atları hazırlamasını söyler. Her şey tamamlandığında Phaeton büyük bir heyecanla arabaya atlar. Babasına endişelenmemesi gerektiğini söyleyerek saraydan ayrılır. Phaeton yola çıkar çıkmaz dünya saf ve parlak gün ışığıyla aydınlanmaya başlar. Ama yine de gücü dizginleri sıkmaya yetmez ve Phaeton korkmaya başlar.
BÜYÜK PATLAMA
Dizginlenemeyen atlar Phaeton’u geceye götürür ve burada büyük bir hasar oluşur. Bu hasar ‘’Samanyolu’ galaksisidir. Phaeton tüm kontrolü kaybeder ve kontrol tamamen atların eline geçer. Atlar arabayı ekvatora götürerek burada da büyük bir hasar meydana getirir. Bu hasarın sonucu Afrika Çölleri’dir. Afrikalı insanların siyah olma sebebi güneşe fazla maruz kalmalarıdır.
Tanrılar ve Titanların anası Gaia, bu felaketi durdurmak için tanrılardan yardım ister. Zeus, Phaethon’un kontrolsüz bir şekilde güneş arabasını sürmesi nedeniyle dünyanın yok olmasını engellemek için acı bir karar alır. Arabaya doğru bir yıldırım fırlatarak Phaethon‘u öldürür ve böylece arabayı durdurur. Phaethon‘un ölümüne rağmen, dünya kurtulmuştur ve bu durum tanrılar arasında bir rahatlama hissi yaratır.
Phaethon‘un ölümüne üzülen tanrılar, onun anısını yaşatmak için çeşitli adımlar atarlar. Demirci ve demircilik tanrısı olan Hephaestus, Helios için oğlunun anısına son derece değerli ve göz alıcı bir araba yapar. Bu araba, Phaethon’un hatırasını yaşatırken aynı zamanda onun güzelliğini ve özgünlüğünü yansıtır.
Helios‘un kız kardeşleri, kardeşlerinin ölümüne derin bir acı ve üzüntü duyarlar. Eridanus Nehri‘nin kıyısında bir araya gelerek kardeşlerinin hatırasını yaşatmaya çalışırlar. Ancak acıları öyle derindir ki, tanrılar bile onların bu durumuna kayıtsız kalamazlar. Kardeşlerin gözyaşları, nehrin yatağının etrafında yeşerecek olan kavak ağaçlarına dönüşür. Bu ağaçlar, Phaethon‘un anısını sonsuza dek yaşatacak ve onun trajik ölümünü hatırlatacaklardır.
Tanrılar, kardeşlerin acısını dindirmek için ellerinden geleni yaparlar ve Phaethon’un hatırasını yaşatmak için çeşitli semboller ve doğal olaylar yaratırlar. Bu olaylar, insanlar arasında Phateon ve Güneş Arabası’nın trajik ölümünü hatırlatan ve onun hatırasını yaşatan efsaneler haline gelir.
Melisa YAZAR
İlginizi Çekebilir: