#FİGPusula “Bir Fikir, Bir Kadın”
#FİGPusula markası adı altında 6.’sını düzenlediğimiz ”Bir Kadın Bir Fikir” etkinliğini yoğun bir katılımla gerçekleştirdik. Hayatın her alanından isimlerin yer aldığı bu etkinlikte, hayatın bir kadının dokunuşu ile ne kadar değiştiğini ve güzelleştiğini bir kez daha gördük.
İki günlük oturum şeklinde gerçekleştirdiğimiz etkinlikte; Sayın sosyal girişimci şef Ebru Baybara Demir, ilk konuşmacı olarak yer aldı. Mardinli oluşunun bir kadın için çeşitli zorluklar yaratabileceğini öngörmüş olan babası tarafından okumak için İstanbul’a gönderilen konuşmacımız, Turizm Rehberliği bölümünden mezun olmuştur. İstanbul’da aldığı eğitimin ardından memleketine dönerek, Mardin’in ilk Turizm İşletmesi’ni kurarak Mardin gibi tarihsel yapısını, gelenek ve göreneklerini bir kadının eğitimde yaşayabileceği zorluklar neticesinde yaşatmayı başarabilmiş olan şehrin, farklı kültürlerden ziyaretçi çekerek şehrin turistik kimliğine kavuşmasını sağlamıştır.
Mardin’de kadınların genellikle evde oturduğundan bahseden Ebru Hanım, okuma fırsatları olmamış bile olsa doğuştan gelen yeteneklerini fark etmeleri adına kadınlar ve mültecileri topluma kazandırmak için bir kooperatif oluşturduklarından bahsetti. Türk mutfağının çeşitli lezzetleri, bu sayede yaşatabilmiş ve duyurulmasının devamlılığını kooperatif adı altında Halep Sabunu, Yaşayan Toprak, Yerel Tohum, Harran Gastronomi Okulu gibi projelerde beraber yer aldığı kadınlar sayesinde başarmıştır.
Türk mutfağı, turizm ve gıda çerçevesinde ise bunların gelişiminin, dünyaya tanıtımının yapılabilmesi için yerele dönülmesi, Türk mutfağını oluşturan ürünlerin, geleneksel malzemelerin ve altyapının korunması ve bunların tanıtımının yapılması, tarımın ve dolayısıyla gıda ve yemek kültürünün gelişimini beyaz yakalıların ve alaylı olarak mutfaktan gelen kültürü taşıyan gelenekselin bir arada çalışmasıyla mümkün olacağını belirterek konuşmasına şunu da ekledi;
”Hayatımızın kurgusunu kendimiz yapmalıyız”
Hayatın her alanında yaşanan sorunlar kadınlar için daha zorlayıcı olabiliyor. Babasının, gazetecilerin karşılaştıkları zorluklar nedeniyle gazeteci olmasından endişe duyan Sayın Tuluhan Tekelioğlu, hayatının dönüm noktalarından biri olarak bahsettiği karşılaşma sayesinde Gazetecilik mesleğine adımını attı. Küçük bir restoranda karşılaştığı birinin patronunun gazeteci olması ve ona mail atması ile birlikte mesleğine nasıl başladığından bahseden Tuluhan Hanım, sabırlı ve arzuladıkları her şeyin gerçekleşemeyeceğinin bilincinde olabilen insanların vazgeçmeden ilerlemeleri konusunu vurguladı. İyi bir network sayesinde sosyal ağlar keşfedip, daha iyi yerlere gelebilecekleri konusunda bizlere verdiği tavsiyelerle mesleğine bağlı birinin her yerde ve her koşulda mesleğini icra edebileceğini belirtti.
“Engeller aşılmak içindir. Takılmak için değil.”
Meslek hayatında yaşadığı zorluklara rağmen hep kendi doğrularını gerçekleştirmeye çalıştığını söyleyen Tuluhan Tekelioğlu, Serbest Gazeteci olarak; hep bir “eser” bırakmak düşüncesiyle, ilk organ nakli belgeseli olan “Yeni Hayat Belgeseli” ve ”Yapabilirsin” belgeselleriyle de kadınların istedikleri her şeyi başarabileceğini daha net bir şekilde görmemizi sağlıyor.
Köyünün, konumu itibariyle gidip görülmesi gerektiğini ve bunun için de bir şeyler yapmak istemesi ile şu an tüm Türkiye’ye yayılan duvar boyama yolculuğunu başlatan Nuran Erden, üçüncü konuşmacımız olarak sözlerine başladı. Köydeki birkaç haneni turizm yapmaya karar vermesi üzerine gelişen istek doğrultusunda nostaljik bir kafe açtıklarını, bu kafenin sandalyelerini kendilerinin boyadıklarını ve bunları yaparken kendisini keşfettiğinden bahseden Nuran Teyzemiz, başta köy halkının karşı çıkan söylemlerini, kararlılığı sayesinde ortadan kaldırdı ve birlikte yaptıkları boyama sanatı sosyal medyada çok popüler hale geldi. Herkesin elinden gelen neyse onu yapması gerektiğini ve bunları özümüzden, kültürümüzden kopmadan geleceğe taşımamızın önemini birçok kez vurgulayan Nuran Teyze’nin dediği gibi; herkes yaptığı işe değer vermeli ve bu gelişim hep birlikte sağlanmalı.
En büyük hayali Türkiye’deki köylerin duvarlarını boyamak olan bir kadının, ”Kadın İsterse” her şeyi başarabileceğini, dokunduğu yeri güzelleştirmesi sayesinde görebiliyoruz.
İlk günün son konuşmacısı olarak sözü devralan Naz Elmas, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nü kutlayarak sözlerine başladı. Mesleği hakkında merak edilenler ile birlikte gençlere bu konuda tavsiyelerde bulundu. Oyunculuk ve genel hayatında başarılı bir kariyer için her şeyi kabul etmemek, hayır diyebilmek ve asla vazgeçmeyerek inandığı işi yapabilmenin önemini vurgulayan oyuncu, nerede rahat hissettiğimizin farkında olarak yapacağımız şeyi en iyi şekilde gerçekleştirebilmenin kendimizi dinlemek olduğunu belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Diş hekimliğini bırakarak Merdiven Altı Terapi ile birçok kişinin hayatına dokunmuş ve hayallerinin peşinden koşarak reklamcılığa geçiş yapmış olan Deniz Dülgeroğlu’nun sözleriyle etkinliğimizin 2. gününe başladık. Metin yazarlığından cinsiyet eşitsizliği gibi birçok konuyu ele aldığımız etkinliğimizde Deniz Hanım sayesinde kusurlarımızın ne olduğunun, hata yapmaktan korkmadığımız zaman kendimizi keşfedebildiğimizi fark ettik.
Cesaret ve özgürlüğün her insanın vazgeçilmezi olması gerektiğinin vurgusunu biz kez de son konuşmacımız Serpil Kalaycı’dan dinledik. Motor tutkunu bir kadın olarak elde ettiği şampiyonluklar ile kalıplaşmış zihniyetlere karşı verdiği cevapları hep birlikte gördük. Serpil Hanım’ın yaşadığı zorlukları, tutkuyu, inanışı, katılımcılarımıza verdiği destek ve tavsiyeler ile, o heyecanı bizzat yaşadık 🙂
Bu değerli günde katılımlarıyla bizi mutlu eden isimler sayesinde, kadının gücünü, bir fikirle bin fikre ışık tutabildiğini, yaptığının çok daha fazlasının üstesinden gelebileceğini bir kez daha fark ettik. Hayat boyu ”Yapamazsın!”, ”Sen onun üstesinden gelemezsin.”, ”Bırak da biz yapalım.”, ”O senin işin mi?” gibi birçok söylemle karşılaştık, belki engellendik belki de vazgeçirildik fakat her yapamazsın dendiğinde gücümüzü daha da çok fark ettik. İstekler, ön yargılarının önüne geçti. Dokunduğumuz yeri güzelleştirdik. Dinmek bilmeyen bir ön yargı dünyasında, ”Bir Kadın” elinin hamuruyla önce bulunduğu yere dokunuyor; sonra, olmayı hak ettiği yerde daha da üretiyor, büyüyor, güzelleşiyor, güzelleştiriyor…
Eğer ”Bir Kadın İsterse” tek engeli; kaskına sıkışan saçı, eline bulaşan boya, futbol oynarken burkulan bileği veya saatlerdir direksiyon başında olduğu için alamadığı uykusu olsun. Kocaman dünyada küçücük beklentileriyle var olabilmiş kadınlar, kadınlarımız, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun. Hep olun!
Etkinliğimize katılan tüm katılımcılarımıza ve konuşmacılarımıza teşekkür ederiz. Yepyeni etkinliklerimizde görüşmek dileğiyle…