Dünümüze Yolculuk: Back to The Future
Bugün tarih 15 Mayıs 2020. Uçan araba prototipleri var ama seri üretimi yok. Uçan kaykaylar ya da üzerinize giydiğiniz an bedeninize uyum sağlayan kıyafetler, onlar da yok. Oysa ki seksenli yıllarda yaşayan insanların hepsi bundan neredeyse beş yıl önce yukarıda saydıklarımın olacağını hayal etmişlerdi. Evet, tarih 21 Ekim 2015. Back to the Future filmini belli bir kesim o güne kadar duymamıştı. Duyanlarsa genellikle birinci filmi izledikten hemen sonra ikinci ve peşine üçüncü filmi de izlemişlerdi. Peki neydi bu filmi 35 sene geçmesine rağmen hala eskitemeyen? Gelin beraber bunu inceleyelim:
IMBD’de 1 milyona yakın oy kullanılan film 8,5 puan almıştır. Seri Forest Gump‘ı da yöneten Robert Zemeckis tarafından çekildi. Senaryoyu Bob Gale ile beraber yazdılar. Bu iki kişi aynı film okulundan arkadaşlardır ve aynı dönem mezun olmuşlardır. Hikayenin başlangıç noktası Bob Gale’nin kendi babası daha gençken onunla tanışmış olma fikriydi.
Bob Gale bir gün ailesinin evinin bodrumunda babasının lise yıllığını buluyor ve bu fotoğraftan yola çıkarak babasıyla aynı dönemde okula beraber gitseler neler olabilir düşüncesine kapılıyor. Bu düşünceyi Zemeckis’e açıyor. Fikri beğenen Zemeckis ise kendi ailesinden de bir şeyler katarak -ki ailesini kültürden, sanattan ve spordan uzak bir aile olarak tanımlardı- ortak bir senaryo ile filmi tamamlıyorlar.
Filmde bayat aile hayatının balo gecesinde tek bir yumrukla nasıl değişebildiği açıkça görülüyor. Hatta başkahramanımız Marty, babasının tek yumruğuyla bir Toyota Pick-Up sahibi oluyor. Filmin ilk senaryosu 1981 yılında tamamlanmıştır. Yani filmde seksenler ruhu oldukça iyi bir şekilde yansıtılmıştır. Bununla beraber filmde 1950’li yılların Amerika’sının kültürü de gayet açık şekilde izleyicinin önüne serilmiştir. Zamanında eğitim aldıkları film okulunda yıllar sonra Back to the Future serisi ders olarak okutulmuştur. Şimdi sıra geldi bu iki üretken kişinin derslik niteliğe sahip filmlerinden bahsetmeye.
Marty McFly, İrlanda’dan 1850’lerde göç etmiş bir aileden gelmektedir. Annesi, babası, abisi ve ablasıyla beraber yaşamaktadır. Bir lise öğrencisidir. Ailesinin dışında en çok vakit geçirdiği kişi ise Doktor Emmett Brown’dır. Bir gün Doktor, Martyi gece bir alışveriş merkezinin otoparkına çağırır ve onunla beraber son buluşu olan zaman makinasını test ederler. Her şey bu olay sırasında gerçekleşir. Zaman makinesinin çalışması için gerekli enerjiyi ortaya çıkaracak olan plütonyum maddesini elde etmek için bir terörist grup ile anlaşan doktor onları dolandırmıştır ve onu bulan teröristlerin cezasını kesmesi Marty’in ise zaman makinesine atlayıp ve yanına yedek yakıt da almadan yanlışlıkla 1955 yılına gitmesi ile şekillenir.
Yaşadığı olayların etkisi ile başlarda ne yapacağını bilemeyen Marty, en sonunda bir kafeteryaya gider ve şans eseri kendisini aynı kafeteryada hemen yanında oturan babasının yanında bulur. Babasını takibe alan Marty en sonunda babasını bir ağacın tepesinde annesinin evini gözlerken bulur. Babasının ağaçtan yola düşmesi ve bir arabanın neredeyse babasına çarpacağını fark eden Marty yola atlar ve babasını kurtarır ama kendisine araba çarpar ve bu noktada tarih değişmeye başlar.
Çünkü annesi ile babasının tanışması dedesinin babasına çarpması sonucu annesinin evinde bakıma alınmasıyla başlar ama yeni hikayemizde o evde babası yerine Marty vardır ve senaryo gereği annesi babası yerine Marty’e aşık olur. Marty için artık tek dert geri dönebilmek değildir çünkü annesini tekrar babasına aşık edemezse kendisi ve ailesi tarihten silinecektir. Bu süreçte aklına doktor gelir ve 1955 deki Emmett Brown’u ziyaret eder. Başlarda Doktor ona inanmasa da doktorun ona anlattığı hikayeleri doktora anlatarak onu ikna eder ve Marty’i geleceğe tekrar gönderebilmek için çeşitli yollar denerler.
Doktor makineyi geldiği zamana gönderebilecek tek enerjinin bir yıldırım olduğunu fakat yıldırımların ne zaman nereye düşeceğinin bilinmediğini söyler. Fakat şehrin saat kulesine çok yakın bir zamanda saniyesi saniyesine bir yıldırım düşeceğini gelecekten gelen Marty biliyordur. Bunun üzerine Doktor ve Marty gerekli çalışmaları yapmaya başlarlar. Bir yandan bu işleri yapan Marty öteki taraftan da babası yerine kendisine aşık olan annesi ile babasının arasını yapmak için çeşitli arayışlara girer. Bakalım karakterimizi neler bekliyor.
Filmi çok daha detaylı anlatıp merakınızı gidermek istemem ama şunu iddia edebilirim ki film gerek sürükleyiciliği gerek heyecanıyla sizi içine çekecek ve kendinizi bir çırpıda üç bölümü de izlemiş olarak bulacaksınız.
Zamanda Yolculuk ve Dede Paradoksu isimli yazımızı da buradan okuyabiliriniz.
Ömer Faruk GÜNGÖR
Diğer blog yazılarımıza göz atmayı unutmayın!