12 Yıllık Gece – Netflix’in Unutulmaz Filmi
12 Yıllık Gece filminin gerçek bir hikayeyi anlatması ve anlatım şeklinin bu kadar başarılı olması beni çok etkiledi. Filmi yorumlayabilmek için iki sene sonra dün tekrardan, daha farklı bir bakış açısıyla izledim ve bu beni filme karşı daha olumlu ve olgun düşüncelerle bakmama sebep oldu.
Filmin konusu 1973 yılında, Uruguay’da demokrasinin yerini diktatörlüğün almasıyla başlıyor. Bu diktatörlük hikayesinin etkisini sınırlarının son damlasına kadar mücadele eden, Tumaparo Özgürlük Hareketi üyelerinden hayatta kalan ve 12 yıl boyunca hapsedilen 3 kişinin psikolojik ve yoğun geçen mahkûm kalma süresini anlatıyor.
Filmin sahneleri, yapılan yakın plan çekimler, özellikle ses kullanımı ve karakterlerin içinde bulundukları durumun psikolojisini yansıtan renk kullanımı, ters açılar, üst-alt açılar, detay çekimler ve müziklerin o kadar başarılı bir şekilde aktarılmasını sağlıyor. Yönetmenimiz, filmde çok fazla diyalog olmamasına rağmen sinematografi ile bunu çok güzel bir şekilde gösteriyor. Gerçek hikayelerden konu alınan filmlerin, filmin yönetmenin bakış açısıyla çok uyumlu olması ve bu uyumun bize aktarımı yönetmenimizin işini çok zorlaştıran bir durum. Özellikle bu durum psikolojik bakış açısı ve rejimin gerektirdikleri çekim etkilerini biraz da olsa kısıtlıyor. Kısacası Alvaro Brechner, bunun üstünden fazlasıyla gelmiş.
En çok değinmek istediğim konu ise oyunculuklar. Bir oyuncu, bir karaktere girebilmek için en çok repliklerden beslenir diye düşünüyorum çünkü daha önceden tiyatro ile uğraşmış biri olarak okuduğum kitaplardaki genel değerlendirmeler oyuncunun yaşadığı olayları yorumlayabilmesi için replikleri analiz ederek kendine bir alt metin oluşturarak karakterin davranışlarını, vücut yapısını, mimiklerini, jestlerini özgün bir şekilde yaratması gerekiyor. Bu filmde ise daha çok çözümleme yaptığımız sahneler olduğu için oyuncunun sahne içerisinde oluşturduğu mizansenlerin oldukça zor fakat başarılı ve çok üst düzeyde yapıldığını gördüm. Bu beni çok heyecanlandırmıştı. Oldukça etkilendiğimi söylemek isterim.
Üç karakterin, daha önceden de bahsettiğim ‘görüş’ kavramı yönetmenimizin işini zorlaştıran bir diğer kavram. Alvaro Bey bunu da çok iyi şekilde başarıyor. Tabii filmdeki bazı sahnelerden bahsetmek isterim. Mesela karakterlerimizin baskın yedikleri sahnelerde masum insanların hiçbir şey yapmamalarına rağmen katledilmesi ve sonrasında sahnede denetlemeye gelen görevlilerin katledilen insanların elinde silah görmesi, rejimin kendini haklı taraf olarak göstermesi amaçlanarak yapılmış. Ayrıca Kızıl Haç sorgulamalarında, sorgunun (güya) sadece isimlerinin söylenmesi ve salondan çekiştirilerek çıkartılması ile bize çok şey anlatılıyor.
Bir diğer örnek ise yine rejimin aniden mahkum tutulan insanların odalarına kitaplar, yemekler, sabunlar getirmesi ve denetleme kuruluna ‘Çok iyi bir şekilde ağırlıyoruz’ açıklamasının yapıldıktan sonra, bunların hepsinin tekrar odadan çıkarılması oldukça açık bir şekilde diktatörlük kavramının ne kadar rezil bir şey olduğunu kanıtlıyor. Bazı replikler çok can acıtıcı. Rejim avukatının “Zamanınız varken sizi öldürmeliydik!” cümlesi ve bunu sürekli askerlerden duymak…. Mujicha’nın muayene sahnesinde doktorun söylediği: ”İdam bile bundan iyidir” demesi….
Nato’nun: ”O gün geldiğinde… sırtımdaki yükün değerini anlayacağım. Senin taşıdığın yük ne?” Ruso karakterinin askerlerin özel hayatlarıyla ilgili yazdığı mektuplar ve bu sayede komutanlarla yakınlaşması çok hoş. Bir diğer güzel sahne ise Nato ile kızının görüştüğü sırasında kızı: ”Baba, elin neden yok?” diye sorması üzerine Nato’nun kelepçeli ellerini kuş yapması, özgürlüğün kilit altında bile olmasına rağmen umudun kaybedilmemesini gerektiği iletiliyor. Muazzam!
Bu filmdeki baş karakterler 12 yıllık bir sürgünden sonra demokrasinin geri gelmesiyle tekrar özgürlüklerine kavuşuyor. Hatta sonrasındaki yaşananlar daha da güzel. Mujicha, 2010-2015 yılları arasında Uruguay Başbakanı olması, Natô’nun senatörlük alması, Ruso’nun ise Şair, roman ve tiyatro yazarı olması 12 Yıllık Gece’mizi aydınlatan kavramlar olarak açıklamak isterim. Ayrıca Mujicha Başbakan olduğu zaman aldığı sanırım 12.000 doların 9.000 dolarını bağış yapması ve Dünya tarihinde en düşük bütçeli devlet başkanı olması için söyleyecek lafım bile yok. Mujicha’nın gerçek fotoğraflarına baktığımda kullandığı külüstür bir araçla meclise gittiği bir fotoğrafını görmüştüm. Gerçekten, hayatımda en iyi filmlerden birisiydi. Ayrıca Netflix’in benim için en başarılı filmdir. Umarım umudumuzu hiçbir zaman kaybetmemek için düşünmek kavramını sürekli uygulamamız ve bu düşünceleri geliştirmemiz için elimizden geleni yapamamamız gerektiğini unutmamak için böyle filmler izlemeye devam edebiliriz!
Yazarımızın diğer inceleme yazıları ilginizi çekebilir:
Bir Zamanlar Anadoluda Film İncelemesi
Yusuf Üçlemesi Analiz
Azizler Filmine Tiyatral Bakış