Öğretmenler Gününe Özel Röportaj!
Fikir ile Gelecek Ailesi olarak; bu değerli günde, birbirinden kıymetli iki öğretmenimizle röportaj yapıp, öğretmenler gününü kutlama şansı yakaladık!
Sakarya’da bulunan Budaklar İlkokulu’nda görev yapan Mehmet Topaloğlu ve Sevde Türk hocalarımızla yapmış olduğumuz bu röportajda merak ettiğimiz soruları yönelttik. 40 Yıllık öğretmenlik yapan Mehmet Hocamızın cevapları da, mesleğe yeni başlamış olan Sevde Hocamızın da cevapları bizi oldukça etkiledi. O halde röportajımızın en can alıcı kısmına geçelim!
“Akademik yolculuğunuz nasıl başladı, bu mesleği seçmenizdeki en büyük etken nedir?”
Mehmet Topaloğlu: Köyde dünyaya gelmiş öğretmen bir babanın oğluyum. Rahmetli babam sadece ve sadece öğretmen olabileceğimi ifade etti. Onun isteği doğrultusunda eğitim fakültelerini yazdık ve bu şekilde ailemizin yönlendirmesiyle öğretmenlik mesleğine adım atmış olduk.
Sevde Türk: Spesifik bir isim söyleyemem ama öğretmekten almış olduğum keyif benim için çok anlamlıydı. Üniversite sınavlarına hazırlanırken ben arkadaşlarımlı çalıştırırdım, onlar da benim çalıştırmamla sınavlara girerdi.
“Mesleğinizi icra ederken kendi öğretmenlerinizin yolundan mı gidiyorsunuz yoksa kendinize göre çizmiş olduğunuz bir yol var mı?”
Mehmet Topaloğlu: Ben 1985 yılında Çankırı’ya atandığım zaman, öğrenciyle en kaliteli iletişim kuran hocanın kim olduğunu sordum. Ve bana İzmirli İhsan Bursalı hocamızı örnek gösterdiler. Ben bir yıl boyunca İhsan Bursalı’nın derslerine dinleyici olarak katıldım. O zaman ki hedefim, Türkiye’nin en elit en iletişimi sağlam öğretmeni olmaktı. İhsan Bursalı’nın yanında kendimi çok iyi yetiştirdim ve öğrencilerime de bu yoldan gitmelerini sağlıyorum.
Sevde Türk: Kendi ilkokul öğretmenim Emel Kayarslan’ın yolundan gidiyorum. Adını söylediğimde bile gözlerim doluyor. Sınıfta problem çıktığı zamanlarda ara ara düşürüm, şu an da Emel Öğretmenim olsaydı ne yapardı diye. Çünkü ben Emel Öğretmenimin var olduğu anıları düşündüğümde içimi müthiş bir sıcaklık ve coşku kaplıyor. Bizim çocuklaşmamıza müsaade etmiş, öğrettiği her şeyi sevgiyle aktaran bir öğretmendi.
“Bugüne kadar hiç mesleğinizden vazgeçmeyi düşündünüz mü? Düşündüyseniz bu düşünceden nasıl vazgeçtiniz? “
Mehmet Topaloğlu: Ben mesleğine aşık bir insanım. Meslekte kırkıncı yılı ilk gün ki heyecanıyla yapmaya çalışan bir insanım. Mesleğimi, kurumunu, öğretmen arkadaşlarımı ve öğrencilerimi gerçekten çok seviyorum. Ben kesinlikle tekrardan dünyaya gelsem yine öğretmenlik yapmayı seçerdim, arzu ederdim. Ve hiç böyle bir düşünceye girmedim.
Sevde Türk: Mesleğe başladıktan sonra hiç düşünmedim. Ama mesleğe başlama aşamasında ülkemizin eğitim politikaları hakkında düşündüğüm zamanlar oldu. O dönemde oldu ama başladığım işi bitirmek gibi bir huyum var. Madem çıktık bu yola diyip, hayır vazgeçmeyeceğim ben mesleğimi yapacağım, sınıfta öğrencilerimle olmak istiyorum dedim ve şu an buradayım.
“Sizi etkileyen unutamadığınız bir öğrenci anısı var mıdır? Var ise anlatır mısınız?”
Mehmet Topaloğlu: Öğretmenlik ve idarecilik geçmişte yazmak istediğim on binlerce anım var. Ama beni en çok etkileyen, Nur isminde bir öğrencim vardı. Bu öğrencimiz Diş Hekimi olmak istiyordu fakat tercihlerin son gününde babası Tıp yazması için oldukça baskı yapıyordu.. Bir gün yanıma geldi ve hüngür hüngür ağladı. Tabii ki buna dayanamadım ben ve Nur’u aldım Ankara’ya ÖSYM’ye gidip tercihlerini değiştirdik. Ve şu an da Hacettepe Üniversitesi’nde Diş Hekimliği bölümünde Profesör olarak görev yapmakta. Ve Nur şu an çok mutlu, hayalindeki işi yapıyor.
Sevde Türk: Oldukça üzüldüğüm ve ulaşmaya çalıştığım bir öğrencim var. Bu öğrencimizin ailesi tarım çiftçisi ve senenin belli dönemlerinde Sakarya’dan gitmek durumunda kalıyorlar. Aylarca da geri dönemiyorlar. O süre boyunca da çocuk eğitime ara veriyor ve gelemiyor. Tarlada patateslerin arasında fotoğrafını çekip bana atmıştı, “sizi ve sınıftaki arkadaşlarımı çok özledim ” diye. Ailesiyle iletişim kurup öğrencimizin burada kalmasını sağlamaya çalıştım ama maalesef bu mümkün olmadı.
“Bazen öğretmenler öğrencilerinden yeni şeyler öğrenirler, sizin öğrencilerinizden edindiğiniz ilginç bir bilgi veya bakış açısı var mı?”
Mehmet Topaloğlu: Geçen çok ilginç bir şey yaşadım. Bir öğrencimin burnu kanamış bende hemen hastaneye gidelim bir görünelim dedim. Daha sonrasında, çocuğumuz “öğretmenim aslında babam da dün akşam çok ısrar etti gidelim diye. Ama ben sizin dersinize katılmak için gitmedim. Zaten haftada bir geliyorsunuz. Bu yüzden öncelikli olarak sizin dersinize gelmek istedim”. Bu olay çok şey öğretti bana.
Sevde Türk: İlginç bir bilgi değil ama hatırladığım en kıymetli şey, yaşamak. Biz yetişkinler olmaya başladıkça, nerede nasıl davranmamız gerektiğini önceden belirliyoruz ve ona göre davranıyoruz. Ama çocuklarda bu yok. Çocuklar hissettikleri gibi davranıyorlar. Hani diyoruz ya “çocuklaşma, çocuk gibi davranma “. Neden? Çocuk sevindiği zaman sevincini coşkuyla gösteriyor, üzüldüğü zaman oturup ağlıyor. Kızdığı zaman öfkesini belli ediyor. Zaman zaman unuttuğum bu duyguyu bana hatırlatıyorlar
Değerli vakitlerini bizlere ayırıp, merak ettiğimiz bu sorularımızı cevapladıkları için kendilerine minnettarız!
Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, pahabiçilemez bu mesleğe gönül vermiş bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun, bizler sizin sayenizde varız. İyi ki varsınız!