Kendi Dünyanı Yaratmak: D’Antoni’nin Hayali

Daha önce bir şeyi başarmak için, tamamen mevcut sistemin dışında, kendi dünyanızı yaratmayı denediniz mi? D’Antoni bunu denedi… Günün sonunda belki insanlar size farklı gözle bakabilecektir. Belki de yepyeni bir dünya yaratma şansınız olacak.
Modern basketbolun günümüzde geldiği son nokta, 2020 yılının başları itibariyle Houston Rockets’in oynadığı basketbol olabilir. Sadece oynadığı basketbol ile değil, aynı zamanda takas döneminden sonra rotasyonda yer alan oyuncuların hepsinin 2 metrenin altında boya sahip olması, oynamak istedikleri oyunun fragmanını bizlere gösteriyor. NBA’de her takımda bir çok 2 metre üzerinde oyuncu bulunur. Koç D’Antoni çok büyük risk almış gibi gözükebilir fakat her sistemin eksileri olacağı gibi artıları da mevcuttur. Uzun oyuncu bulundurmamanın dezavantajını daha çok sayıda kısa oyuncu bulundurarak avantaja çevirmek onun belki kariyerinin özetiydi…
Takasın son gününde pivot Clint Capela’nın ayrılıp takıma kısa forvet Robert Covington’un gelmesiyle, D’Antoni daha önce Phoenix Suns’da gerçekleştiremediği hayalini yerine getirmiş oldu. 2000’li yıllarda Phoenix Suns da oynattığı “Run and Gun” basketbolu, Mike D’Antoni için yarım kalan bir hikayeydi. Bugünün Houston’ına baktığımızda, tam da D’Antoni‘nin istediği takım oluşturuldu. Isolation oyununda kendi dünyasını yaratan James Harden ve bitmek bilmeyen enerjisini patlayıcılığıyla birleştiren Russell Westbrook gibi 2 süperstar sahip olmak, belki de bu sistemde sahip olunabilecek en iyi iki isim. Belki de bu sistemi hayata geçirebilmek için bulunması zor iki isimdi bunlar…
Kısa 5’in dezavantajlarını hızlı ve tempolu oyunla avantaja çevirmek bu sistemin en önemli noktası. Harden yorulduğunda çok kolay bir şekilde Westbrook’un 1’e 1 basketboluna geçiş sağlanabiliyor. Isolation temelli basketbolun getirdiği penetre alan boşluğu , Westbrook gibi bir canavarı durdurulamaz kılmakla birlikte , takımın 5 kısa olması ve 3 sayı atabilen oyunculardan kurulu olması da , istenen oyunun oynanmasına çok daha fazla yardımcı oluyor. Takımın ön planda olmayan fakat Isolation oyununun oynanmasındaki en önemli noktalardan biri de, top kullanmayan fakat şut kullanma yeteneğine sahip oyuncuların oyuna olan sadıklığı. Belki de mevcut sistemin kurulmasında, hayata geçebilmesindeki temel nokta da olabilir. Bütün maç boyunca en üst düzeyde olunması gereken bir savunma, fakat hücumda ise top kullanmama fedakarlığı… Sistem bu oyuncular ile birleştiğinde sistemin çalışabileceği, başarıya ulaşabileceği konusunda hayallerin gerçekleşmesine bir adım daha yaklaşılıyordu.
Sistemi kurarken, başarılı olması için bir şeyler yapmaya uğraştığınızda tek bir şansınız olabilir. O andan itibaren her şeyin iyi gitmesi gerekebilir. Eğer gitmezse, oluşan sistem dağılacak, hayalleriniz suya düşecek ve belki de sistem dışında kendinizi bulabilirsiniz. D’Antoni’nin sonu da bu şekilde geldi…
Yalnızca tek bir şansı vardı. NBA’de Play-off’lar geldiğinde, ilk turda Oklahoma City’i 4-3 çok zor şekilde geçtikten sonra, rakip yıl sonunda şampiyon olacak Los Angeles Lakers’tı. İlk maçı kazanmaların rağmen Lakers ezici bir şekilde 4-1 ile Houston’ı devirdi. Ezici bir yenilgi olmasının temel sebebi, hayal edilen sistemin bozguna uğramış olmasıydı. Sanırım sistemde es geçilen temel şey, yorgunluk faktörüydü. Kısa 5 size bir takım avantajlar getirebilir, özellikle Westbrook ve Harden ile. Fakat en büyük dezavantajı ise, sahada dinlenme şansınız neredeyse yoktur.
Sonuç olarak, Houston Genel Menajeri takımdan ayrıldı, D’Antoni takımdan ayrıldı, Westbrook başka bir oyuncu ile takaslandı ve Harden’da neredeyse ayrılmak üzere…
Bazen hayal ettikleriniz düşündüklerinizle aynı ölçüde devam etmez. Özellikle tek bir şansınız varsa bunu çok daha fazla düşünmeniz gerekir. O şansınız tutmazsa eğer, elinizdeki her şeyi kaybedebilirsiniz. Fakat en önemlisi, yapmış olduklarınızdan en iyi dersi çıkarıp, ya mevcut sistemdeki en iyisi olmaya çalışmak yada daha sağlam adımlarla yepyeni bir sistem için yeni fırsatlar yaratmak olmalıdır.
Hasan ŞEN
Yazarımızın diğer yazısı için:
Risk Almak: Sihirli 30
Diğer blog yazılarımıza göz atmayı unutmayın!