Bir Deyim: Cemaziyülevvelini Bilmek
Türkçemizin ne kadar derya deniz olduğunu, ne kadar çeşitli tabirler içerisinde barındırdığını neredeyse herkes bilir ama nedense bunları araştırmaz ve görmez. Son derece güzel deyimlerimiz ve atasözlerimiz vardır atalarımızın sivri zekalarının eseri. Ama bugün çoğu insan bunlardan bihaberdir. İşte buradan yola çıkarak size tarihimizde kullanılmış ama şu an unutulmuş deyimlerden bir tanesini sunuyoruz.
CEMAZİYÜLEVVELİNİ BİLMEZ
Cemaziyülevvel, hicri takvimdeki aylardan beşincisinin adıdır. Adı oradan gelmektedir. Hikayesi ise şöyledir:
Osmanlılarda arşivciliğe büyük önem verilir ve devlete ait her belge titizlikle saklanırdı. Şimdiki gibi dosyalama sistemi olmadığı devirlerde devlet daireleri, bu iş için çuvallar kullanır ve her aya ait biriken evrakları bir torbaya doldurarak saklarmış. Arşiv evrakı birbirine karışmasın ve arandığı zaman kolay bulunabilsin diye torbaların üzerine iri yazı ile ait olduğu ayın ismi yazılır, böylece mahzene indirilip kronolojik sırasına konulurmuş.
Yıllardan birinde cemaziyülevvele ait evrakın, sandık içine mühürlenip bir yere nakli gerekmiş. Henüz fakir bir mülazım olan bir arşiv memuru, istenilen evrakı sandığa boşalttıktan sonra boş torbayı alıp eve götürmüş. Bir müddet sonra da fakirlik belasıyla torbadan bir içlik donu diktirip giymek zorunda kalmış. Ne var ki torbanın üstündeki halis bezir isi mürekkep yıkamakla çıkmamış ve cemaziyülevvel yazısı tam da kıçında, okunur bir vaziyette kalmış…
Olacak bu ya; bir gün kalem (eskiden devlet daireli için bu kelime kullanılırdı) arkadaşları onu iç donuyla görüp kıçındaki Cemaziyülevvel yazısını okuyunca fakir mülazımın sırrı ortaya dökülmüş; aralarında imalı imalı gülüşmeye başlamışlar.
Gel zaman git zaman; mülazım efendi çalışıp çabalamış, okumuş yazmış ve kısa sürede yükselmiş. Artık kadife astarlı samur kürkler, mücevher işlemeli kaftanlar giyer olmuş. Eski arkadaşları ona gıptayla bakıp kıskanmaya başlamış. Onun başarısından bahsettikleri, onu yücelttikleri bir gün de içlerinden biri de çıkıp, ”Canım, şimdiki haline bakmayın. Biz onun cemaziyülevvelini biliriz.‘‘ demiş.
O günden sonra cemaziyülevvelini bilmek, birisinin mazideki bir ayıbından kinaye olarak kullanılmaya başlanmıştır.
FURKAN EREN