Bilime Adanmış Bir Yaşam: Prof. Dr. Mustafa İnan
“Tatbikattan ilim adamı sorumlu değildir. Teknik buluşlar, iki yönlü, insanlık hayrına veya zararına kullanılabilir. İlim adamı güdümlü bir araştırma yapamaz. İlmin gayesi gerçeği aramaktır.” Prof. Dr. Mustafa İnan
Prof. Dr. Mustafa İnan, seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey ile ev hanımı Rabia Hanım’ın çocuğu olarak 1911 tarihinde Adana’da dünyaya geldi. Dünya Harbi cereyan ettiğinde ailesi ile Konya’ya göç etti. İl olarak Konya’da Şehit Muhtar Bey Mektebi’nde okula başladı. Savaştan sonra Adana’ya dönerek öğrenim hayatına devam etti. Çocukken geçirdiği kaza sebebiyle uzun süre boyunca ailesi bile küçük Mustafa’nın yaşamayacağını, okula devam ederken ise eğitim hayatının uzun sürmeyeceğini düşünmüşlerdi. Prof. Dr. Mustafa İnan Ortaokula giderken arkadaşlarının kitaplarını ödünç kullanabilmek için sabah erken vakitte okula gidip ders çalışmış bir öğrenci, yoksul bir ailenin evladıydı. Yaşamına elindekiler için daha fazla şükredip azimle devam etti. Prof. Dr. Mustafa İnan ortaokula devam ederken matematikçi anlamına gelen “Riyaziyeci” lakabı ile anıldı.
1941 – Sonrasında girdiği Yüksek Mühendis Mektebi (sonradan İstanbul Teknik Üniversitesi)’ni birinci olarak bitirip doktora yapmak üzere İsviçre’ye gitti. Zürih Üniversitesi’nde öğrenimini tamamlayıp Türkiye’ye döndüğünde Yüksek Mühendis Mektebi’nde Teknik Mekanik ve Mukavemet Muallim Muavinliği‘ne tayin edildi.
1944 – Yüksek Mühendislik Mektebi’nin isminin İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmesi üzerine doçentliğe getirildi. Bir yıl sonra da profesörlüğe atandı. Daha sonraları Teknik Mekanik ve Genel Mukavemet Kürsüsü başkanı, fakülte dekanı ve rektör olarak hizmet verdi.
1944 – Prof. Dr. Mustafa İnan Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu Prof. Dr. Jale Ogan‘la evlendi. Bir oğlu oldu (Hüseyin İNAN).
1961 – seçimlerinden sonra Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) kanunu çıkarıldıktan sonra oluşturulan bilim kurulunda, vefatına kadar görev aldı.
1967 – Türkiye’de anlaşılamayan hastalığının tedavisi için Almanya’nın Freiburg şehrine gitti. Tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
1971 – Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Bilim Kurulu, Mustafa İnan’a 1971 Hizmet Ödülü verdi.
BAŞLICA ESERLERİ
- Elasto-Mekanik’te Başlangıç Değerleri Metodu ve Taşıma Matrisi
- Elastik Çubukların Genel Teorisi
- Cisimlerin Mukavemeti
- Düzlemde Elastisite
Mustafa İnan birçok alanda çalışmalarını sürdürürken bu ülkeye borç bildiği öğrencilerine daha fazla birikimlerini aktarmayı. Hayatının her noktasında önüne çıkan zorlukları ise şu sözleriyle ifade ediyor;
“Biliyorum bir çok zorluk yaşayacaksın. Hepsini şimdiden görür gibi oluyorum. Talihli olarak küçük bir burs bulsan bile yurt köşelerinde sürünebilirsin. Binbir güçlükle soğuk bir banyoda yıkandıktan sonra, arkadaşlarından utanarak havlular içinde büzülerek, yurdun tek sıcak yeri olan okuma salonunda çalışan arkadaşlarının arasında kurumak zorunda kalabilirsin. Her sabah insanlarımızın balık istifi olduğu bir otobüste kendine ve resim tahtana bir yer bulabilmek için, sabah karanlığında yollara düşmek zorunda kalabilirsin. Hatta ısınmak için okul yerine kahveye gitmeyi bile isteyebilirsin. İşte bu durum ve şartlar altında bile her zaman amacının olduğunu gözden kaçırmamalısın. İnsanları etkilemek, insanlara söz geçirmek, sesini duyurmak istiyorsan, bütün bunları yapabilecek yetenekte olduğunu göstermelisin. Yoksa sonunda sıradan bir insan durumuna gelirsen, kimse senin kötü şartlar altında bu duruma düştüğünü düşünmez, kimse sana gençliğinde iyi beslenemedin diye, sırf bu yüzden itibar etmez. Bir gün gelir de kendini gösterebilirsen, sen bütün bu zorlukları yaşamış olduğun için, bu zorluklara çare bulmak için herkesten daha gerçekçi davranabilirsin. Yok, eğer sen de ‘Acı çekme sıramı savdım, artık öğrencilerim üzülsün, asistanlarım çanta taşısın, doçentlerim olduğu yerde saysın’ diye hissedersen sana da herkese de yazık olur. Hissedersen diyorum, böyle acıklı bir duruma ‘düşünme’ adını veremiyorum çünkü…”
Mustafa İnan’dan Alıntılar;
“Faydasız ve lüzumsuz bilgilerle kafayı yükleme konusu yersizdir. Birçoklarımız yalnız salim bir kafayla her şey hakkında fikir yürütülebileceğini zanneder. Halbuki bilgi eksikliği ekseriya yanlış sonuçlar verebilir. Evet aklıselim lazım, fakat barut gibi de bilmek gerekli.”
“Matematiği bir takım uzun ve yorucu işlemlerden ibaret gördüğünüz için de bilim çekici gelmiyor size. Sayıların ve eski Yunanca harflerin gerisinde canlı ilişkiler olduğunu sezemezseniz, sayılarla hayatın arasındaki ilişkiyi göremezseniz, matematik ve dolayısıyla fizik çalışmanın tek amacı sınıf geçmek olur.”
“Bütün yazarlar matematikçidir; çünkü dil bir matematiktir… Çevremizdeki evreni inceleyen Sir James Jeans’in dediğine göre ‘Tanrı bize matematikçi olarak görülüyor’.”
“Gerekince öfkelenebilirsin, haksızlığa karşı çıkabilirsin. Ama bu öfke bir işe yaramalıdır. Öfkelenirken, içinden kimseye kızmamalısın. Doğru bildiğin şeyler adına öfkelendiğini bilmelisin. Kendi adına ve kendini tatmin etmek için ayağa kalkarsan, duyarlı bir insan olarak sonra çok üzülürsün. Benim temkinli ve soğukkanlı olduğumu söylerler. Oysa ben de kızardım; ama insanlara değil, kavramlara soyut şeylere öfkelenirdim: Öğrencilerime değil, tembelliğe ve ikiyüzlülüğe ve fırsatçılığa ve samimiyetsizliğe ve kopyacılığa kızardım.”
Bu yazıyı hazırlar iken; Mustafa İnan’ın yaşamını kaleme alan Oğuz Atay’ın eserinden alıntılar yaparken okuduğum her satırı tekrardan hatırladım. Bu dünyadan bir Mustafa İnan geçti… Öğrencilerine ezberi değil, öğrenmeyi öğretmek için çabalamış, sadece inşaat mühendisi değil aynı zamanda muhteşem bir eğitimcidir.
Cahit Arf’ın Mustafa İnan için söylediği sözler en kısa özetidir aslında;
”Ben Mustafa’dan bir yaş büyüktüm. Fakat, Mühendis Mektebi’nin daha üçüncü sınıfında Kerim Bey’in doçenti olan Mustafa, benden olgundu. Mustafa İnan en beğendiğim, güvendiğim ve sevdiğim arkadaşımdı. 1967 yazında öldü. Mustafa İnan’ın -doğuştan olacak- doğrudan doğruya algılanamayan şeyleri sezebilme hususunda olağanüstü bir hafızası vardı. Bunların ötesinde de mükemmel bir insandı.” CAHİT ARF
BÜŞRA TAKABAY
Diğer blog yazılarımıza göz atmayı unutmayın!