Satır Arası: Çavdar Tarlasında Çocuklar
Edebiyat dünyasını ikiye ayıran, bazı eleştirmenlerin yücelttiği, bazı eleştirmenlerin yerdiği kitabın analizi işte karşınızda! “Çavdar Tarlasında Çocuklar” kitap incelemesi!
Şimdiden kitap adını görüp “ücra bir köyde, tarlada çalışan çocuk bir kıza aşık olur, geçim sıkıntısı peşini bırakmaz…” gibi düşüncelere sakın kapılma okur. Çünkü kitapta ne tarla var ne de çavdar! Öyle ne alaka bu dediğinizi de duyar gibiyim. Buyurunuz:
“Her neyse hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta, yetişkin hiç kimse -yani benden başka- ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum. Nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim.”
Kitap, adını, ana karakterin ne olmak istediğini anlattığı bu satırlardan alıyor.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, ergenlik çağında olan erkek bireyin okuldan atıldıktan sonra üç gün dışarıda kalmaya çalıştığı zaman başına neler geldiğini anlatıyor. İşte edebiyat dünyası bu noktada ikiye ayrılıyor. Bir grup eleştirmenler duygusal açıdan baktıklarında kitabın derinliklerine gömülü ergenlik çağında olan bireyin yalnızlığını, sevgisizliğini, ailede bulamadığını başka yerlerde bulma amacıyla yürüdüğü yolları anlattığından bahisle kitabı ‘modern zamanların başyapıtı’ olarak değerlendirmekte. Diğer bir grup eleştirmenler ise klasik ergenlik çağında bir çocuğun iç konuşmaları ve düşünceleri diyerek kitabı vakit kaybı olarak bile görmekte.
Laf aramızda, Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabı ilk olarak ‘Gönülçelen’ şeklinde Türkçeye çevrilmiştir. Ayrıca uzun zaman ABD’nin tutucu bölgelerinde ahlak dışı bulunduğundan yasaklı kitap olarak kalmıştır. Yasaklanmasına rağmen en çok okunan kitap olmaya devam etmekte, çok satanlar listesinde boy göstermektedir.
Kitabın ana karakteri Holden Caulfield: 16 yaşında okuldan atılmış, her şeye karşı çıkan, genellikle kimseden hoşlanmayan bir ergen çocuktur. İnsanların sahteliğinden sıkılmış, kendi iç dünyasına çekilmiş, doğru tespitler yapan biri olarak da görebilirsiniz Holden’ı. Bu fikir okuyucudan okuyucuya değişir. Senin düşünceni de merak ediyorum sayın okur. Çavdar Tarlasında Çocuklar’ı okursan, düşünceni sosyal medyada bizimle paylaş lütfen.
Holden’ı hep asabi ve huysuz olarak göstermiş olabilirim ancak yaptığı tespitler de bir o kadar akıllca. Holden’ın yaptığı birkaç tespite bakalım:
- “Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.”
- “… millet gelip karnınızın üstüne bir sürü çiçek falan koyacak, daha bir sürü zırvalık. Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın? Yani…”
- “Öldü biliyorum! Bilmediğimi mi sanıyorsun? Ama onu yine de sevebilirim, değil mi? Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşkına; özellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?”
- “Bir şeyi iyi yapıyorsanız, bir süre sonra, dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.”
- “Sahi söylüyorum. Düzelirim. Yalnızca, bir dönemden geçiyorum. Herkes böyle dönemlerden geçer değil mi?”
Holden, kendi hikayesini okuyucuya anlatmaya başlıyor. Kitapta yer yer argo kelimeler bulunuyor. Holden, bazı cümlelerde tekrara düşüyor. Kitapta okuyucuya dolandırmadan her şey açık ve net şekilde anlatılıyor. Neyse o!
Kitabın tamamı, okuldan atıldıktan sonraki 3 günü kapsamaktadır. Eve gitmek istemez çünkü daha önce iki kez okuldan atılmıştır. Yurtta kalan Caulfield oda arkadaşlarıyla tartışıp yurttan erken ayrılır. Odasında geçirdiği vakti anlattığı satırlarda, yurtta kalan ya da kalmış olan diğer arkadaşlarımız da “Evet, böyle biri var.” diyerek kendisinden bir şeyler bulabilir.
Evden ve okuldan uzak geçirdiği bu üç günde kafasında planlar kurar. Kız arkadaşıyla batıya gidip evlenmek, bir yuva kurmak, bir benzin istasyonunda çalışmak ve işitme engelli gibi davranarak para kazanmak gibi. Peki bu planlar gerçekleşir mi?
“Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan “Tanıştığıma memnun oldum.” demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.”
Holden, New York sokaklarında alkol almış şekilde dolaşır durur. Yaşının küçük olması ve onun alkol alması ise genellikle ona sorun olarak geri döner. İnsanların sahte olduklarından şikayetçidir. Tek başına ayakları üstünde durmaya çalışır çünkü ailesinden kopmuştur artık. Son olarak kız kardeşiyle vedalaşmak için geldiğinde işler değişir. Kız kardeşi de bavulunu toplamış kendisiyle gelmek için hazırdır. Bakalım buradan sonra işler nasıl değişecek, nasıl devam edecek? Holden kardeşini arkasında bırakıp batıya doğru ucu görünmeyen bir yolculuğa mı çıkacak? Yoksa kardeşiyle beraber eve geri mi dönecek? Bu soruların cevabı kitabın sonunda yer alıyor.
“Kimse yok.
Ben varım, bir de kendim.”
Keyifli okumalar dilerim…
Burcu KOÇAK
Çavdar Tarlasında Çocuklar Kitap İncelemesinin ardından diğer incelemelerimiz:
Hayvan Çiftliği – George Orwell (Kitap İncelemesi)
Yüzyıllar Ötesinden: Sokrates’in Savunması